Yine aynı başlangıç noktasındayız. Daha önce Aksaray yönüne, Şehzadebaşı‘na doğru gitmiştik. Aşağıdan Unkapanı yönünden gelmiştik. Bu sefer Zeyrek‘e doğru geçeceğiz. Kadınlar Pazarı’ndan geçerek Zeyrek, Horhor, Küçükmustafapaşa ve Cibali diye devam edeceğiz. Bozdoğan Kemeri’nin hemen ön tarafında yer alan Fatih Parkı’nın ortasında bulunan, Fatih Sultan Mehmet’in atı ile bir kemeri aşması suretiyle İstanbul’u fethetmesini, diğer tarafta hocalarını tasvir eden anıtı Hüseyin Gezer yapmış. 1987 tarihli. 450x500x300 cm ölçülerindedir. Bozdoğan Kemeri‘nin altından geçerek bugün Karikatür ve Mizah Müzesi olarak kullanılan Gazanfer Ağa Külliyesi‘ne gireceğiz.
Onun öncesinde bulvar ve Haşim İşcan geçidi açılırken bu bölgede bulunan fetih sonrası tarihlerde yapılmış İbrahim Paşa Hamamı’nın (Çandarlı) çoğu yola gitmiş boşluğuna bakıp hayıflanalım.
Medrese, türbe ve sebilden meydana gelen külliyenin banisi III. Mehmet‘in kapı ağalarından ve hasodabaşısı Gazanfer Ağa’dır. Vakfiyesi 1596 tarihli, mimarı Davut Ağa’dır. Bu bölgeye Kırkçeşme Mahallesidir.
Tezgahcılar Kubbesi
Sokaktan ileri doğru yürüdüğümüzde hemen sol bir yükselti fark ederiz. Burası da Kırkçeşme Su Tesisleri’ne ait olan Tezgahcılar Kubbesi‘dir. karşısında Tezgahcılar Camii ve yanında bir sıbyan mektebi bulunmaktadır. Çıktığımız meydan ise Kadınlar Pazarı olarak bilinen, günümüzde tamamen boşaltılmış, birkaç sene evvelinde ortada bolca dükkânların yer aldığı Siirt pazarı olarak da geçen, Siirt, Diyarbakır, Bitlis, Van gibi bölgelerin yerel tatları, yöresel peynirleri, kuruyemişleri, sakatatçılar, kasaplar ile doluydu. Bugün bu dükkanlar boş alanın çevresindeki binaların altında yer bulmuşlardır. Ayrıca bu bölge büryan kebabı ile meşhurdur. Yine seyyar tezgahlarda yöresel otlar, mevsimine göre zivzik narı gibi meyveleri temin edebiliriz. Bu bölgedeki kahvelerde çay olarak genellikle kaçak çay kullanıldığından damak tadıma pek hitap etmiyor çayları. Üzerinde bulunduğumuz İtfaiye Caddesi’nden devam ettiğimizde yol eğimlenir ve sağımızda bir çifte hamam belirir: Çinili Hamam.
Çinili Hamam
Mimar Sinan yapısı hamam bânisinin ismiyle, Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı olarak da geçer. 1540-1546 yılları arasında yapılmıştır. Yapıya adını içerisinde bulunan çiniler vermiş olsa da bugün bir kısmı kaldığı söylenmektedir. Çinilerin İznik ürünü olduğunu düşünenler olduğu gibi İstanbul ürünü olduğunu düşünenler de vardır, şahsen bilemiyorum.
Şeyh Süleyman Mescidi
Hamamın hemen altında yer alan Çivicizade Mescidi’nin yanından sağa dönerek Zeyrek Caddesi’ne giriyoruz. Sağ kolda bir Bizans yapısı gibi duran eser Şeyh Süleyman Mescidi‘dir. Pantokrator Manastırı’nın kütüphanesi olduğunu söyleyenler olduğu gibi 1950’li yıllardaki incelemelerde tabanın altında bir mezar odası bulunmuştur. Dolayısıyla II. Beyazıt döneminde Şeyh Süleyman Halife tarafından mescide çevrilen yapı bir mezar binası imiş. Sekizgen planlı yapının karşısında sadece dış duvarları kalmış Haliliye Medresesi vardır. Sağa doğru kıvrıldığımızda 1860 tarihli Hacı Eyüpzade Çeşmesi‘ni görürüz. Az ilerden tekrar sağa dönerek İbadethane Sokağı’na girerken Zeyrek Evleri’ni de görmeye başlarız.
Hacı Eyüpzade Çeşmesi
Yol bizi Zeyrek Kilise Camii‘ne götürür. Pantokrator Manastırı‘nın kilisesi olan yapı fetihten sonra camiye çevrilmiştir. Esas büyük kilisenin kuzeyine bir küçük kilise eklenmiş, daha sonra bunların arasında bir mezar şapeli eklenerek birbirine bitişik üç yapıdan oluşan büyük bir kilise meydana gelmiştir. Restorasyon devam ettiğinden çevresinde ne kadar gezebiliriz bilemiyorum ama çevresindeki evler ve yapılar ile ilginç bir bölgedir. Buradan yolumuza devam ediyoruz ve banisi Osmanlı’nın sekizinci şeyhülislamı olan Zenbilli Ali Efendi Sıbyan Mektebi‘ne geçiyoruz. Zenbil, sepet demektir. Mezarı da mektebin yanındaki küçük hazirededir.
Zenbilli Ali Efendi Mektebi
Buradan yol bulvara iniyor, bulvara inmeden tekrar yukarı çıkıyoruz. Eski ve yenilenmiş ahşap evler sol kolda dizilidir. Zeyrek Sarnıcı restorasyonu bitmiş ise gezebiliriz ve mümkün olursa üstüne çıkabiliriz. Diğer tarafta Şebsafa Hatun Camii ve Süleymaniye Külliyesi güzel fotoğraf vermektedir. Ayrıca Unkapanı Köprüsü ve Galata Kulesi’ne kadar da bir manzara bulunmaktadır. Çay için normal kafelerden biraz daha pahalı olan Zeyrekhane’yi de tercih edebiliriz. Manzarası güzeldir. Sağdaki hazirede evliyalardan Mehmet Emin Tokadi Hazretlerinin kabri vardır. Eğer bacaklarımız yorulmazsa sarnıcın önüne inip biraz aşağıda Fil Yokuşu‘nu tırmanmak suretiyle yine bu sokağa çıkabiliriz. Vaktiniz olursa tavsiye ederim. Zeyrek Mehmet Paşa Sokağı üzerinde yürümeye devam ediyoruz. Haydar Caddesi’nden karşıya devam edince solda bir sokak çeşmesi gördükten sonra sağdaki sokağın sonunda kiremit renkli yapı göz alacaktır: Eski İmaret Camii. Çok keyifli bir sokaktır.
Eski İmaret Camii
Eski İmaret Camii görüntüsünden de anlaşılacağı gibi bir kilise camisidir. Pantepoptes Manastırı‘nın kilisesi olan yapı fetih sonrasında camiye çevrilmiş. Manastırın günümüze gelmeyen diğer yapıları imaret-zaviye ve medrese olarak kullanılmış. Sanıldığı gibi kilise kısmı imaret olarak kullanılmamıştır. Orijinali 1081-1087 yılında yapılan kilise bin yıldan eskidir. Lakin çok fazla tamirat görmüştür. Buradan çıkıp ara sokaklardan Haydar Caddesi’ne iniyoruz. Yolumuz üzerinde ve Haydar Yokuşu merdivenlerinin başında akağalardan Haydar Paşa tarafından 1569 yılında yaptırılan Haydar Çeşmesi‘ni görürüz.
Haydar Paşa Çeşmesi
50 metre kadar ileride bulunan medrese Kanuni dönemi vezirlerinden Haydar Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1569 da hemen yanındaki çifte hamamla birlikte yapılan medrese ve hamam çevresiyle bir işgal altında görünümündedir. Harap durumdadır. 150-200 metre kadar cadde boyunca yürümeye devam ediyoruz. Sonrasında sola döndüğümüzde Esrar Dede sokağının solunda Tahir Ağa Tekkesi, sağında Aşık Paşa Külliyesi bulunmaktadır. Tahir Ağa Tekkesi 1760-61 tarihlidir. Tekkeler kapatıldıktan sonra mescit-tevhidhane camiye çevrilmiştir. Haziresinde dönemin izlerini taşıyan mezar taşları ve Sultan II. Beyazıt’ın süt annesine olan Asude Hatun‘un türbesi bulunmaktadır. Aşıkpaşa Külliyesi ise cami, türbeler, günümüze gelemeyen tekke ve çeşmeden oluşmaktadır. Cibali Caddesi’ni takiben Üsküplü Caddesi’ne yani Kadir Has Üniversitesi’nin arka kısmına çıkıyoruz. Bu yolu takip ettiğimizde Nalıncı Dede Türbesi, Emir Buharı Türbesi (ö.1586) ve arkasında tekke yapıları bizi karşılayacaktır. Daha ilerde de Şazeli Tekke Camii vardır.Ek Fotoğraflar:
Gazanfer Ağa Sebili
Fatih Anıtı
At Üstünde Fatih Sultan Mehmet Bizans’ı aşıyor
Eski İmaret Camii
Eski İmaret Camii Karşı Sokak Köşesi Çeşmesi
Zeyrek
Zeyrek
Zeyrek
Zeyrek Kilise Camii
Molla Zeyrek Camii Ön Görünümü
Zeyrek Kilise Camii
Zeyrek Camii Ön Kısmındaki Ahşap Yapı
Zeyrek’ten Manzara
Zeyrek
Haydar Paşa Medresesi
Haydar Paşa Hamamı
Aşık Paşa Camii
Aşık Paşa Camii ve Çeşmesi
Seyyit Velayet Türbesi
Tahir Ağa Camii
Tahir Ağa Tekkesi genel görünümü
Esrar Dede Sokağı Köşe Çeşmesi
Asude Hatun Türbesi
Asude Hatun Türbesi
Şeyh Ahmet Buhara Türbesi
Şeyh Ahmet Buhara’nın Sandukası
Emir Buhari Tekkesi Haziresi’nden
Emir Buhari Tekkesi
Emir Buhari Tekkesi Cümle Kapısı Dış
Emir Buhari Tekkesi Cümle Kapısı İç
Nalıncı Dede Türbesi
Eski Fotoğraflar:
Ortadan Kaldırılan İbrahim Paşa Hamamı
Gazanfer Ağa Külliyesi
Gazanfer Ağa Medresesi
Kadınlar Pazarı
Alttaki ile aynı yer
Yangın Sonrası Görünüm, 1908
Zeyrek Camii ve Sarnıcı
Zeyrek
Zeyrek
Zeyrek
Zeyrek Camii Avlu Duvarı
Eski İmaret Camii
Eski İmaret Camii
Aşık Paşa Külliyesi
Aşık Paşa ve Seyit Velayet Türbe ve Tekkesi ile Çevresi, Fatih, Cibali